Yalçın'ın Maceraları

25 Mart 2009 Çarşamba

önüme gözlük konursa, emeklemeye karar verdim sonunda


heeeey gençlik, bellapais'ten merhaba. size deniz manzaralı, bellapais manastırlı, dağ esintili, temiz havalı, bol gıdalı fotoğraflar göndermek isterdim ama o kadar marifetli bir kameraman bulamadım şimdilik. ben emeklemeye başlayınca heyecana kapıldı, fotoğraf makinasına yapıştı, onları gönderiyorum şimdi(lik). neyse uzatmayalım, 245 gün, 35 hafta ya da 8 ay oldu (hangi zaman birimini kullanıyorsanız, seçiniz) önüme sevdiğim bir şey (kameramanın gözlüğü mesela) konulunca, bir uçtan diğerine kat etmeye karar verdim halıyı sonunda. buyrun siz de koyulun bu keyifli yolculuğa:

önce, halının ucuna bırakılıyorum boylu boyunca. gözlük diğer uçta.
hadi bakalım, yolculuğa çıkıyoruz gözlüğe doğru, bir adım, bir adım, bir adım, bir adım daha
popomu kaldıra kaldıra, büyük bir gayret sarf ederek atıyorum son  bir adım daha 
hahaha, yakaladım işte gözlüğü sonunda
bitişe doğru, kameraman, kırmayayım diye gözlüğü elimden kapınca iyice yaklaşıyorum ben de  onun suratına 

hoop öbür tarafa geçiyor kameraman. neyse,  yürüyüşümüz tamamlandıktan sonra, elde kamera "o an"ı görüntülemeye çalışan baba kılıklı kameramana bakıyoruz biz de, zafer edasıyla... 

deniz de var, pencerenin berisinde biraz uzaklarda.  iyi görünmüyor, parlıyor çünkü bu taraftan, beceriksiz kameramanın seçtiği yanlış açılar yüzünden... 

hadi eyvallah, iş bilen bir kameraman bulursam, deniz manzaralı fotolarımla görüşürüz yakında...

9 Mart 2009 Pazartesi

istanbul'a veda

biliyorsunuz, istanbul, artık o eski istanbul değil. doğduğum zamanlarda, bundan yaklaşık iki yüz yirmi dokuz gün önce, ne güzel sıcacık bir şehirdi. sonra giderek soğudu, en son beni böyle kar kıyafetleriyle dolaştırmak zorunda kaldılar. lakin bir türlü sevemiyorum bu kıyafetleri. düşündüm taşındım,  daha sıcak iklimlere doğru gitmeye karar verdim. 12 mart'tan itibaren girne'ye gidiyorum. bellapais'e. tembellik kahvesi falan varmış, sıcak sıcak oralarda oturur, arada da yüzerim. 

geçtiğimiz ay neler yaptım diye sual ederseniz:

çevreye ilgim had safhaya çıktı her şeyden önce. uçanı kaçanı, geleni geçeni tanımaya çalışıyor, parmaklarımla inceliyor ve mümkünse ağzıma atıp tadına bakıyorum. yatağın kenarındaki iplere ise  bu işlemi günlük olarak uyguluyorum. 
oynamaktan yorgun düşünce, ellerimi kavuşturup yan dönerek derin derin uykuya geçiyorum. çoğu gece kesintisiz uyuyarak "ilgilileri" sevindirik de yapıyorum...